İSTANBUL YAŞAM KOÇU YÜKSEL KÖKSAL05354336620
yukselkoksal10@gmail.com
Pedagojide güvenli bağlanma nedir?
22/02/2019
Çocukların kimliklerini oluşturabilmesi, benliklerini
tanıyabilmesi ve karakterini zarara uğratacak tehlikelerden korunabilmesi için
en önemli yapı güvenli bağlanma köprüsüdür. Peki bunun püf noktaları var mı?
Bağ kurulursa ne olur, bağ kurulmazsa ne ile karşılaşırız? İnsan yaşamının doğası gereği hayatımız bağlanmalar ve
ayrılmalardan ibarettir. Bu dünyaya gözlerimizi açtığımız ilk zamandan itibaren
ihtiyacımız olan en temel duygu ise güven duygusudur. Yaşamın ilk iki yılında
anne ile çocuk arasındaki bağ ise yaşamın sonuna kadar bireyi ayakta
tutabilecek bir güç olarak bilinir. Benlik algısının temeli ilk 7 yılda
atılırken güvenli bağlanma ile hayatımızdaki ilk harcı almış oluruz. Pedagojideki güvenli bağlanmanın önemi de bunun için çok
önemlidir. Gelecek yıllarımızın sağlıklı olması için her birimizin ilk 2 yıl
anne ile güvenli bağ kurması gerekir. Peki bunun püf noktaları var mı? Bağ
kurulursa ne olur, bağ kurulmazsa ne ile karşılaşırız? Hemen öğrenelim. Kimlik gelişimi için
önemli Pedagojide güvenli bağlanma nedir? Çocukların kimliklerini oluşturabilmesi, benliklerini
tanıyabilmesi ve karakterini zarara uğratacak tehlikelerden korunabilmesi için
en önemli yapı güvenli bağlanma köprüsüdür. Anne ile çocuk arasında ilk 2 yıl içinde oluşması gerekir.
Önce anneye bağlanmak gerekir. Sonra da yaşama ve nasıl yaşanması gerektiğine
bağlanırız. Buradaki anlatımda kullandığımız 2 yıl kavramı gerçek bir ifadedir
ve bebeğin 2 yıl boyunca annenin güvenini kazanması gerektiğini anlatır. Anne
ile kendine güveni gelen bebeklerin ilk çocukluk yılları ve ergenlik dönemleri
de daha az kaygılı geçmektedir. Aynı zamanda yaşam içinde sorunlar yaşandığında
pes etmeyen ve çabuk eğilmeyen kişiliklerin de özünde güvenli bağ kurmaları
yatmaktadır. İlk 2 yıl bebek, anne
ile yan yana yatmalıdır Güvenli bağlanma için ilk olarak bebeklerin kaygılı olmaması
ve kendini zararda hissettiğinde annesini hemen yanında hissetmesi önemlidir.
Bunun için gece uykusunda yaşanan anksiyete durumlarında bebeğin kendini
güvende hissedebilmesi için annenin hemen yanında uyuması gerekir. Bunun için
özel olarak geliştirilmiş olan yeni doğan bebek yatakları ya da Montessori
beşikleri en iyi örnekler olacaktır. Pedagojide güvenli bağlanma nedir? Yeni doğan bebek için en uygun yatak örneği… Ülkemizde bu yataklardan satılmaya başlanmış ve anneler için
de büyük kolaylıklar oluşturulmuştur. Günümüzde birçok anne-baba tarafından
yapılan en büyük yanlış daha 1 yaşındaki çocukları kendi odalarına
hapsetmektir. Halbuki 2 yaşına kadar hiçbir bireyin kendine özel bir odasının
olmasına ihtiyacı yoktur. Kendini huzursuz hissettiği zaman sığınacak bir limana ve
kokusunu hissettiğinde huzur bulacak bir anneye ihtiyacı vardır. Bunun için ilk
2 yıl bebeklerin anne yanındaki yataktan ayrı yatmaması önerilmektedir. Hatta
aynı oda içindeki uzak bir konumda bulunan yatakların bile uygun olmadığı
uzmanlar tarafından hatırlatılmaktadır. Aradaki mesafenin bir kol mesafesi
kadar olması vurgulanmaktadır. Bebekler ağladığında
kucağa alınması doğrudur Çocuk eğitiminde genel olarak yapılan genel hatalardan biri
de ağlama esnasında çocuğu kendi başına bırakmaktır. Genelde ‘ciğerleri
açılsın’ düşüncesi ile onun iyiliği düşünüldüğü söylense de aslında durum tam
tersidir. Fiziksel bir acı duygusu olmadığı sürece çocuklarda ağlama
normal karşılaşılan bir durum değildir. Bu sebeple ağlamaların kaygıyı işaret
ettiğini ve her zaman annenin bebeğini kucağına almasının uygun olduğunu ifade
edebiliriz. Çünkü özellikle de o küçük yaşlarda bebeklerin şımarıklık için
ağlama numarası yapması mümkün değildir. Ve sanılanın aksine bebekler kucağa
alışmazlar. Aksine çocuklar ne kadar çok anne kokusu ile büyürlerse o
kadar sıkı bağlanırlar ve kendine güvenen bireyler olurlar. “Sana çok alışacak”
ya da “şımartma bu kadar” gibi söylemler ile annenin aklı bulandırılmamalıdır.
Sanıldığının aksine çocukların şımarması ya da bağımlı hale getirilmesi ilgiden
dolayı değil, tutarsız davranışlardan dolayı olmaktadır. Bunun için annelerin
bebeklerini kucaklarına alırken ikilemde kalmaması ve onları doya doya severek
sarılmaları en doğru davranış olacaktır. Güvenli bağlanma
sadece anne ile olmayabilir Çalışan anneler için güvenli bağlanma konusu zaman zaman
sekteye uğrayabilmektedir. Bu aşamada da bebeğin duygusal ihtiyacının
giderilememesi ile ilgili kafalarda soru işaretleri belirmektedir. Gece
uykusunda mutlaka bebeğin ilk 2 yıl anne ile yatması şarttır; ancak zorunlu
durumlarda bebeğin gündüz bağ kurabileceği bir başka büyük de bulunabilir. Bu büyük kişi büyükanne, bakıcı, teyze gibi yakın kişiler
olabilir. Bakıcı olarak seçilecek olan kişinin de pedagojik anlamda çocuk
bakımını çok iyi bilen şefkatli biri olmasına dikkat edilmelidir. Tabi bu
süreçte anne haricindeki kişilerin bağlanma sürecini iyi oluşturmak önemlidir.
Adım adım ikinci bir kişi ile bağ kurmanın bir yöntemi vardır. Her ne şartla olursa olsun uzmanlar tarafından annelerin 6
aydan önce bebeklerinden ayrılıp işe başlamaları tavsiye edilmemektedir. 6 ay
sonrasında işe başlayacak olan anne bebeğinin duygusal anlamda ihtiyaçlarını
karşılayacak olan kişiye (büyük anne, bakıcı, teyze, hala) karar vermeli 6
haftalık (1,5 aylık) bağ sürecini başlatmalıdır. Maddeler halinde daha açıklayıcı şekilde bu 6
haftanın nasıl olmasını gerektiğini inceleyebiliriz. Çalışan anneler işe
başlamadan önce 6 haftalık alıştırma dönemi 1- Anne işe başlamadan 6 hafta yani 1,5 ay önce ikinci
bağlanacak olan kişinin eve yerleşmesi gerekir. Bu şekilde görsel olarak
bebeğin o kişiye alışması sağlanır. Yani şu an günümüzde bakıcıların birkaç gün
önceden eve gelmesi uygun değildir. Ancak bu bağ kuracak kişinin çocuk ile bir
temasta ilk hafta bulunmaması gerekir. Yine her ihtiyacı annesi tarafından
giderilmelidir. 2- İkinci haftaya geçiş yaptığımız zaman artık fizyolojik
olarak ihtiyaçların giderilmesi sırasında ikinci bağ kuracak kişinin devreye
girmesi sağlanabilir. Yani bu hafta içinde diğer kişi bebeği doyurabilir, yavaş
yavaş altını değiştirmeye başlayabilir. Ancak duygusal ihtiyaç olan öğle
zamanında uyutma görevini kesinlikle bu kadar erken üstlenmemelidir. Halen bu
aşamada bebek, duygusal ihtiyaç olan uyku gereksinimini anneden karşılamalıdır. 3- İlk ayı geride bıraktığımız zamanda artık bebek tamamen
ikinci bağ kuracağı kişi ile tüm ihtiyaçlarını yavaş yavaş gidermeye
başlayabilir. Ve burada dikkat edilmesi gereken nokta ikinci bağlanacak olan
kişinin bir daha değişmemesi gerektiğidir. Yani “1 ay bakıcı ile denedik, sonra
büyük anne gelsin, 6 ay sonra da hala gelir” denmemelidir. Bu şekilde duygu
karmaşası yaşayan bebeğin psikolojik olarak kaygı sorunu ortaya çıkabilir ve
anne ile de güvenli bağı bir süre sonra kopabilir. Bu süreç içinde sağlıklı bir şekilde bağ kurmayı başarmış
olsalar bile, hiçbir şey anne ile bebeğinin gece uykusunda yan yana yatmasına
engel olmamalıdır. Gece uykusu duygusal anlamda da fizyolojik anlamda da en
büyük gereksinimdir. Bu duygu birikimini yaptığı zamanda bebek, annenin
sıcaklığını da her zaman yanında hissetmelidir. Bu detaylara özenle dikkat
ederek bebeğin güven bağını kurması sağlanmalıdır. Güvenli bağlanmanın
sağlıklı olmadığını nereden anlarsınız? Gece korkulu olarak, ağlayarak uyanmalar gerçekleşiyorsa ilk
olarak aranacak sebep bağdır. Güvenli bağlanma işindeki sır çocukların
kaygısını üzerinden alarak hayata emin adımlar atmasını sağlamakta gizlidir. Durduk yere huzursuz bir şekilde mızmız hareketler ve ağlama
nöbetleri oluyorsa, uyumak istemiyorsa, yemek yedirmekte zorluk çekiyorsanız,
bebeğiniz emmeyi reddediyorsa güvenli bir bağın olmadığını söyleyebiliriz. Buna ek olarak gelecek yıllarda, çocukluk döneminde de aşırı
tepkiler, asi tavırlar, karşı gelmeler, yalan söylemeler, evden uzak durmak
istemeler de yine anne ile çocuk arasında güvenli bir bağın olmadığının
göstergelerindendir. Her yaşta güvenli
bağlanma mümkün mü? İlk 2 yıl içinde sağlıklı bir şekilde bağ kurulamadı ise ve
sıkıntılar baş göstermeye başlamış ise güvenli bağlanma için alarmlar çalmaya
başlamış diyebiliriz. Pedagojide güvenli bağlanma nedir? Her yaş grubunda tekrardan anne ile çocuğun bağlanabilmesi
mümkündür. Ve yine burada da gizli sır anne ile yatmaktadır. Güvenli bağın
düğümü anne ile yatmaktan ve onun huzurunu hissedebilmekten geçer diyebiliriz.
Bunun için 6 haftalık güvenli bağ sürecini yaş farkı göz etmeden
başlatabilirsiniz. Tek fark ise bu sefer çocuğunuz sizin odanızda yatmayacak.
Siz onun odasında ve onun yatağında güven kuracaksınız. Bunun için birkaç ipucu
da şu şekilde verilebilir: 1- Yatma saati geldiğinde annenin çocuk ile beraber çocuğun
odasına gitmesi gerekir. 2- Beraber yatağa uzanıp duygusal bağ kurabilmesi için ilk
önce küçük bir sohbet edilmeli, belki de ardından bir masal okunmalıdır. Bu
sırada saçını okşamak ve ona güzel sözler söylemek de içten olduğu sürece
etkili olacaktır. 3- Çocuk gece uyuduğunda siz yanından kalkarak odanıza
geçebilirsiniz. Ancak sabaha kadar onunla uyumanız daha uygun olacaktır. 4- Bu güven kurma aşamasında çocuğunuza gün içinde de sakin,
uysal ve samimi yaklaşmanız önemlidir. Ona kaybettiğiniz güveni tekrardan
sunmalısınız. Yani size yeniden güvenebilmelidir. Güvenli bağlanmanın
sırrı sadece uyku mudur? Kilit nokta anne ile beraber uyumak olsa da her davranışın
birbiri ile tutarlı olması gerekmektedir. Gün içinde esip gürleyip, öfkenizi
kontrol edemezseniz geceleri beraber uyumanızdaki sır eksik kalacaktır. Güvenli bağlanma
sırlarındaki yapraklardan birkaçına örnekler sunabiliriz: 1- Emzirme eylemi hem sıcak hem de bağ kurmak için en önemli
zaman dilimidir. Annenin göğsünde bir taraftan fizyolojik ihtiyacını
giderirken, bebeğin duygusal olarak annenin güzel sözlerine de ihtiyacı vardır.
Bunun için sevgi sözlerinizi hiç ağzınızdan eksik etmeyin. 2- Keyifli bir banyo da hem bağınızı kuvvetlendirebilir hem
de banyoyu çocuğunuza sevdirebilir. 3- Altını değiştirme esnasında kullanılan yumuşak hareketler
ve sözcükler de bağınızı kuvvetlendirebilen bir etkiye sahiptir. 4- Beraber resim yapmak, oyun oynamak, masal okumak, sohbet
etmek güvenli bağlanmanın güçlerinden sayılabilmektedir. Pedagojide güvenli bağlanma nedir? Kısacası güvenli bağlanmanın sırrına erişebilmiş olan
anneler ve babalar her zaman içindeki huzuru kaybetmeyecek ve aziz
misafirlerine her zaman merhamet ile yaklaşabileceklerdir. Kendine güvenen çocuklar yetiştirmek, sağlam adımlar ile hür
bir birey olarak yaşamını sürdürmek, kararlarında seçici olabilecek insanlar
için, kendine ve başkalarına saygılı bireyler için, kaygının ne demek olduğunu
bile tatmayan çocuklar için güvenli bağlanma önemsenmelidir. Öğrenmemiz,
çevremizdeki herkese de öğretmemiz gereken hassas bir konudur. Kaynak: Filoji |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BERTRAND RUSSELL’IN ‘MUTLU OLMA SANATI’ İSİMLİ KİTABINDAN ÇIKARILACAK 6 DERS - 05/04/2019 |
Tarihin en büyük filozoflarından Bertrand Russell’ın aykırı kitaplarından ‘Mutlu Olma Sanatı’, ufkunuzu geliştirip bakış açınızı değiştirecek yaklaşımlar sergiliyor. |
CİNSELLİK KADINLARIN ANLAM DÜNYALARINDA FARKLI BİR KÖŞEYE OTURUR - 30/03/2019 |
Modern toplumlarda kadınlar için cinselliğin anlamı da farklıdır. |
Bir Psikologun Yazdığı Mektuptan İlişkiler Üzerine 16 Kıymetli Tavsiye - 22/03/2019 |
Psikolog Gerald Rogers zor bir boşanma geçirdikten sonra Facebook arkadaşları ve takipçileri için bir açık mektup yazmış. |
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ VE KURTULMA ÖNERİLERİ - 09/03/2019 |
Toplumda çok fazla önemsenmiyor ama özgüven eksikliği çocuk yaşlarda başlayıp yetişkin dönemde; depresyon ve sosyal fobi gibi rahatsızlıklara yol açabiliyor. |
BİLİNÇALTI NEDİR VE NASIL ÇALIŞIR ? BİLİNÇALTIMIZI PROGRAMLAYARAK YAPABİLECEĞİMİZ İNANILMAZ ŞEYLER - 01/03/2019 |
Bilinçaltı Nedir? |
HAYATINIZIN AŞKINI BULAMAMANIZIN ALTINDA YATAN 5 SEBEP - 04/01/2019 |
Hayatınızın Aşkı Diye Bir Şey Aslında Hiç Yoktur |
AYNA HASTALIĞI: DİSMORFOFOBİ - 03/11/2018 |
Dismorfofobi olarak da bilinen beden dismorfik bozukluğu, dünya çapında sıkça görülen şiddetli bir zihinsel rahatsızlıktır. |
KARNEDE Kİ KÖTÜ NOTLARIN SORUMLUSU KİM? - 26/01/2018 |
Çocuklarımız çalışmalarının karşılığını ellerine tutuşturulan bir karne ile size getirecekler ve belki de bazılarımız sonuçtan fazla memnun kalmayacak. |
ÇARESİZLİK ÖĞRENİLEBİLİYOR İSE POZİTİF BAKIŞ AÇISI DA ÖĞRENİLEBİLİR Mİ? - 26/01/2018 |
‘’Öğrenilmiş çaresizlik’’ teorisiyle bilinen Martin Seligman, Amerikalı bir psikolog, 20’yi aşkın kitabın yazarı ve “Öğrenilmiş İyimserlik” kuramının da yaratıcısıdır. Aynı zamanda Pozitif Psikolojinin kurucusu olarak ta tanınır. |
Devamı |