Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA
busra.kara@icloud.com
YEME BOZUKLUKLARI
08/02/2021
Yeme bozuklukları yeme davranışındaki temel bir
bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Anoreksiya nervoza ve bulimia DSM’de farklı
sendromlar olarak değerlendirilmekte ve iki farklı yetişkin yeme bozukluğu
türünü yansıtmaktadırlar. Buna karşılık, en çarpıcı özellikleri sorunlu yeme
alışkanlıkları olmamaktadır. İki bozukluğun temelinde de kilolu ve şişman
olmaya dair yoğun bir korku ve buna eşlik eden aralıksız ve kimi zaman öldürücü
bir zayıflık arayışı bulunmaktadır. Anoreksiya Nervoza Anoreksiya nervoza teriminin sözcük anlamı tedirginliğin
ortaya çıkardığı iştahsızlıktır. Bununla birlikte, bu tanımda bir tür yanlış
adlandırma söz konusu olmaktadır. Bunun sebebi, asıl problemin iştahsızlık
olmamasıdır. Anoreksiya nervozanın temelinde yoğun bir kilo alma korkusu yatmakta
ve buna düşük bir vücut ağırlığının korunmasının bile reddedilmesi eşlik
etmektedir. Anoreksiya nervozanın modern bir sorun olduğu
düşünülebilir ancak geçmişi yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Belirtisi olan
aşırı oruç ya da çileci bir biçimde yemeyi reddetme, erken dönem yazılarında bulunmaktadır.
Anoreksiya nervozanın bilinen ilk tıbbi kaydı 1869’da Richard Morton tarafından
yayımlanmıştır. Anoreksiya nervozanın iki türü bulunmaktadır. Bunlar
kısıtlayıcı tip ve tıkanırcasına yeme/çıkarma tipidir. Bu iki tip arasındaki temel
fark, hastaların aşırı düşük kilolarını nasıl korudukları ile ilgili olmaktadır.
Kısıtlayıcı tipte yemek miktarını kısıtlamaya yönelik her türlü çaba söz konusu
olmakta ve kalori alımı sıkı bir şekilde denetlenmektedir. Hastalar bazen diğer
insanların önünde yemek yemekten kaçınmaktadır. Yemek masasındayken aşırı yavaş
yiyebilmekte, yemeklerini çok küçük parçalara ayırabilmekte ya da gizlice
atabilmektedirler. Yemek alımının kısıtlanması, anoreksiya nervoza hastası olan
herkes için olanaklı olmamaktadır. Tıkanırcasına yeme/çıkarma tipi anoreksiya nervoza
hastaları, kısıtlayıcı anoreksiya nervoza olan hastalardan, tıkanırcasına
yemeleri ve çıkarmaları bakımından farklılık göstermektedir. Tıkanırcasına yeme,
çoğu insanın aynı gün içerisinde ve aynı koşullar altında yiyebileceğinden çok
daha fazla yemeği denetimsiz bir şekilde tüketmedir. Bu tıkanırcasına yemeyi
çıkarma, yani yenilen yemeği bedenden dışarı atma çabaları izleyebilmektedir. Kendi
kendini kusturma ya da gereksiz yere müshil, diüretik ya da lavman kullanma en
sık rastlanan çıkarma yöntemleri olarak bilinmektedir. Çıkarma olmadan
başvurulan diğer ödünleyici davranışlar arasında da egzersiz ve oruç tutma
sayılabilmektedir. Mesleklerinin sanatsal standartları ince bir dış görünüşü
ön plana çıkardığı için bale dansçıları yeme bozukluklarında özellikle yüksek
risk grubundadır. Bulimia Nervoza Bulimia nervoza, tıkanırcasına yeme ve kilo alımını
önleme çabasıyla kendi kendini kusturma ve aşırı egzersiz gibi uygunsuz
davranışlar ile tanımlanmaktadır. Bulimia nervozanın psikiyatrik bir sendrom olarak
DSM’ye 1987 yılında alınmıştır. Tıkanırcasına yeme/çıkarma tipi anoreksiya nervozanın
klinik tablosu, bulimia nervoza ile birçok ortaklık göstermektedir. Bazı
araştırmacılar anoreksiya nervozanın bulimik türünün, bulimianın başka bir
biçimi olarak değerlendirilmesi gerektiğini öne sürmektedir. Bir bulimia
nervoza hastası ile tıkanırcasına yeme/çıkarma tipi hasta arasındaki fark
kilolarıdır. Tanımı gereği, anoreksiya nervoza hastaları aşırı derecede zayıf
olmakta fakat bu durum bulimia nervoza hastaları için geçerli olmamaktadır. Sonuç
olarak, tıkanırcasına yiyen ya da çıkaran kişi ayrıca anoreksiya nervoza
ölçütümü karşılıyorsa, tanı anoreksiya nervoza (tıkanırcasına yeme/çıkarma tip)
olmaktadır. Diğer bir deyişle, anoreksiya nervoza tanısı, bulimia tanısını
bastırmaktadır. Bunun nedeni, anoreksiya nervoza ile ilişkilendirilen ölüm
oranının, bulimia nervozadan yüksek olmasıdır. Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza hastalarında
ortak nokta, şişmanlık ya da şişmanlama korkusudur. Bununla birlikte,
anoreksiya nervozanın aksine bulimik hastaların kilosu normal, bazen de
normalin biraz üzerindedir. Şişmanlama korkusu, bulimia nervozanın gelişimini
açıklamaya yardım olmaktadır. Bulimia, tipik olarak, ince olma isteğinin motive
ettiği yeme kısıtlamalarıyla başlamaktadır. Bu ilk aşamalarda kişi diyet
yapmakta ve düşük kalorili yemekler yemekte ancak zamanla önceki kısıtlama
kararı aşınmakta ve kişi patates kızartması, pizza, pasta, dondurma ve çikolata
gibi “yasak yemekler” yemeye başlamaktadır. Bununla birlikte, bazı hastalar
ellerinde ne varsa tıkanırcasına yemektedirler. Ortalama bir tıkanırcasına
yemede, bulimia nervozası olan biri 4.800 kaloriye kadar tüketebilmektedir. Tıkanırcasına
yemeden sonra, iradenin yıkılışını kontrol etme çabasıyla kusmaya, perhiz
yapmaya, aşırı derecede egzersiz yapmaya ya da müshil kullanmaya başlamaktadır.
Bulimia hastası bu yaptıklarından tiksinse de çıkarma, yeme kaynaklı kilo alma
korkusunu azalttığı için bu örüntü varlığını sürdürmektedir. Bulimianın birçok hasta için bedeli yüksek olmaktadır.
Yüksek yemek faturaları mali zorluklar yaratabilmekte ve hastalar bazen çareyi
başkalarından yemek çalmakta bulabilmektedir. DSM, kişinin kilo alımının önüne
geçmek için çıkarma yöntemlerine (kusma, müshil kullanma) başvurup başvurmaması
bağlamında bulimia nervozanın çıkarma olan ve çıkarma olmayan türlerini
birbirinden ayırt etmektedir. Çıkarma türü çok daha yaygın olarak görülmektedir.
Çıkarma olmayan türlerde, kişi tıkanırcasına yemenin etkilerini gidermek için
perhiz ya da egzersiz yapabilmekte ancak kusma, müshil veya diüretikler
kullanma yöntemlerine başvurmamaktadır. Sınıflandırılamayan Yeme Bozukluğu Bu tanı, daha spesifik tanılardan herhangi birine tam
olarak uymayan, sorunlu yeme örüntülerine karşılık olarak kullanılmaktadır. Sınıflandırılamayan
yeme bozukluğu aynı zamanda tıkanırcasına yeme ve çıkarma davranışı üç aylık
bir dönemde ayda bir ila yedi kez olmakla birlikte haftada iki kereden daha az
tekrarlandığı için tanı ölçütlerini tam karşılayamayanlar için kullanılmaktadır.
Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu Tıkanırcasına yeme bozukluğu bulimia nervoza,
çıkarmayan türden farklı bir bozukluk olarak önerilmektedir. Tıkanırcasına yeme
bozukluğunun çıkarmayan bulimia türünden (tıkanırcasına yemeden sonra egzersiz
ya da oruç tutma) önemli bir noktada ayrılmaktadır. Tıkanırcasına yemek
bozukluğu olan kişi, bulimia nervoza hastaları ile karşılaştırılabilecek bir
düzeyde tıkanırcasına yemekte ancak kilosunu denetim altına almak için “ödünleyici”
bir davranışta (çıkarma, müshil kullanma, egzersiz) bulunmamaktadır. Bu
bozuklukta bulimia nervoza ya da anoreksiya nervozada tipik olarak görülen
beslenme kısıtlamaları çok daha az olmaktadır. Tıkanırcasına yeme bozukluğunun
aşırı kilo hatta obezite ile ilişkilendirilmesi de bun nedenle şaşırtıcı
olmamakta (Hudson ve diğerleri, 2007) ancak tanı konurken kilo bir etken olarak
göz önüne alınmamaktadır. Bu bozukluğu sergileyenler, kilo ve beden görünüşü
konusuna, tıkanırcasına yeme bozukluğu olmayan aşırı kilolu ya da obez
hastalara oranla daha fazla önem verme eğiliminde olmaktadırlar. Bu bakımdan
bulimia nervoza hastalarına daha çok benzemektedirler. KAYNAKÇA Allison,
K. C., Grilo, C. M., Masheb, R. M., & Stunkard, A. J. (2005). Binge Eating
Disorder and Night Eating Syndrome: A Comparative Study of Disordered Eating. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 73(6), 1107–1115. Beaumont,
P. J. (2002). Treatment of anorexia nervosa. Journal of Consulting
Psychology, 23, 241-249. Eddy,
K. T., Doyle, A. C., Hoste, R. R., Herzog, D. B., & le Grange, D. (2008).
Eating disorder not otherwise specified in adolescents. Journal of the American Academy of Child & Adolescent
Psychiatry, 47(2), 156–164. Johnson,
C. L., Stuckey, M. K., Lewis, L. D., & Schwartz, D. M. (1982). Bulimia: A
descriptive survey of 316 cases. International Journal of Eating Disorders, 2(1), 3–16. Silverman,
J. A. (1997). Anorexia nervosa: A historical perspective on treatment. In Garner, D., Garfinkel, P. E. (Eds.), Handbook of
treatment for eating disorders (2nd ed.) (pp. 3–7). New York: Guilford Press. Vandereycken, W. (2002). History of anorexia nervosa
and bulimia nervosa. In C. G. Fairburn, & K. D. Brownell (Eds.), Eating
disorders and obesity: a comprehensive handbook, 2nd ed. (pp. 151-154). New
York: The Guilford Press. Wilfley,
D. E., Friedman, M. A., Dounchis, J. Z., Stein, R. I., Welch, R. R., &
Ball, S. A. (2000). Comorbid psychopathology in binge eating disorder: Relation
to eating disorder severity at baseline and following treatment. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 68(4), 641–649. Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra
KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
OKULA GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUKLARI OKULA HAZIRLAMA - 09/09/2022 |
Çocuklara okulu evde sevdirmeye başlamak gerekmektedir. Okuldan bahsetmeyi doğru zamanda, doğru koşullarda, çocuğunuz sıkıldığında veya evin yetersiz olduğu zamanlarda yapın ki çocuğunuz okula heveslenebilsin. |
OYUN TERAPİSİ NEDİR? - 03/08/2022 |
Yetişkinler iletişimlerini çoğunlukla sözcüklerle gerçekleştirebilir, çocuklarınsa doğal iletişim aracı oyun ve oyuncaklardır. |
GASLIGHTING (PSİKOLOJİK MANİPÜLASYON) NEDİR? - 24/05/2022 |
Gaslighting, bir psikolojik manipülasyon ve taciz yöntemidir. Bireyi kendi hafıza, algı ve akıl sağlığını sorgulayıp irdelemeye iten bir çeşit kötü yönlendirmedir. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARA CİNSEL EĞİTİM - 25/04/2022 |
Çocukların kendi fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, karşı cinsten hangi açılardan farklı olduğunu aktarmak, iyi ve kötü dokunuşları ayırt edebilmesini öğretmek gerekir. |
SUÇLULUK DUYGUSU - 07/04/2022 |
Eğer ortada bir hata varsa, suç işlendiyse veya haksızlık yapıldıysa o zaman yaşanan suçluluk duygusu çok insani ve olması gereken bir duygudur. Suçluluk duygusu olaya bağlı olarak yeri ve zamanında yaşandığında zararlı bir duygu olmamaktadır. |
İNSANLARIN BİRBİRİNE BENZEYEN VE İSTENMEYEN KİŞİLERİ DÖNGÜ OLARAK HAYATINA ÇEKMESİNİN NEDENLERİ - 18/02/2022 |
İlişkilerde her zaman bir denge olmalı, bazen biri idare ederken bazen de diğeri idare etmelidir. Bir ilişkide sürekli aynı kişi alttan alıyorsa veya idare ediyorsa orada bir sorun var demektir. |
İLİŞKİDE DEĞERSİZ HİSSETMEYE NEDEN OLAN DAVRANIŞLAR - 11/02/2022 |
Değersizlik duygusunu her insan hissedebilmektedir. Bunun cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum vs. gibi etkenleri bulunmamaktadır. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARDA UYUM VE DAVRANIŞ PROBLEMLERİ - 07/11/2021 |
Bu sebeple ailelerin çocuklarına iyi bir rol model olmaları gerekmektedir ve çocuğun eğitim hayatı boyunca öğretmenleri ile iş birliği içerisinde çocuğun olumlu davranışları desteklenmelidir. |
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) - 18/10/2021 |
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), nörogelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Çocuklukta yaygın bir şekilde görülen önemli oranda bilişsel, ailevi, sosyal ve davranışsal zayıflığa ilişkin kalıtsal bir bozukluktur. |
Devamı |