Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA
busra.kara@icloud.com
SALGIN HASTALIKLAR
24/04/2021
Dünya
tarihinde farklı zamanlarda ortaya çıkan salgın hastalıklar en önemli ölüm sebeplerinden
biri olmaktadır. Yirminci yüzyıl öncesinde ortaya çıkan veba, pire ısırıkları
sonucu insandan insana taşınan bir kemirgen hastalığıdır ve yaşandığı dönemde
tarihte önemli ve köklü değişikliklere sebep olduğu bilinmektedir. Dönem
içindeki yazılı kaynakların yetersiz olması sebebiyle veba yüzünden ölen kişi
sayısı net bilinememektedir, ancak günümüz tarihçileri ve bilim insanları bu
hastalığın Avrupa nüfusunu yaklaşık yüzde 45 ila 60 arasında etkilediğini
belirtmektedir. Yirminci yüzyıl öncesinde ortaya çıkan diğer salgın hastalıklar
arasında olan kolera, dünya nüfusunda önemli ve köklü değişikliklere sebep olduğu
bilinmektedir. Kolera tedavi edilmezse hastalık ölümle sonuçlanabilmektedir. Yirminci
yüzyıl öncesinde görülen ve akciğerleri etkileyen Tüberküloz ise ölümcül bir
hastalıktır ve hastalığın geçmişi eskilere dayanmaktadır. Yirminci
yüzyıl öncesinde çıkan ve dünya çapında toplumları etkileyen hastalıklardan
biri de sıtmadır. Sıtma orta çağ döneminden beri bahsedilen ve tarih boyunca
uygarlıkların yıkılmasında rol oynamış salgın bir hastalık olarak
bilinmektedir. 2002 yılı
Kasım ayında Çin’in tarımsal bölgelerinde ortaya çıkan ve sonrasında Hong Kong,
Tayvan, Kanada ve Singapur’da yayılan SARS yirminci yüzyılda ortaya çıkan
hastalıklardan biridir. SARS’ın (Şiddetli Akut Solunum Yetmezliği Sendromu)
ortaya çıktıktan kısa bir süre içinde tüm dünyaya yayıldığı ve SARS salgınının
2003 yılı temmuz ayı itibariyle (8455) kişide görüldüğü bildirilmektedir. Sars
virüsü enfekte olmuş yüzeylerle temasta bulunanlar aracılığıyla yayılmaktadır. Aralık
2019’da Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve kısa bir sürede dünyanın diğer
bölgelerine yayılan ve Dünya sağlık örgütü tarafından bir salgın olarak ilan
edilen Covid- 19 olarak bilinen SARS- Cov-2 (ciddi akut solunum sendromu korona
virüs 2) oldukça bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Dünya sağlık örgütü 11
Mart 2020-31 Mart 2020 tarihleri arasında salgın olarak ilan ettiği korona
virüs yüzünden dünya genelinde 33.000 ölüm gerçekleştiğini söylemektedir.
Ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra virüs 3 ay içinde 118.000’den fazla
vakaya yayılmış, 114 ülkede 4.291 ölüme sebep olduğu bilinmektedir. Çin’de
başlayan ve kısa sürede tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınının diğer salgın
hastalıklar gibi yaşamımızda sosyo-ekonomik ve psikolojik açıdan etkileri
bulunmaktadır. Ekonomisi büyük ölçüde korona virüs salgınından etkilenen Çin,
Avrupa ve Amerika gibi ülkelerde küresel üretim ve ticari faaliyetler azalmakta,
önemli tedarik zincirleri kesintiye uğramaktadır. Salgın hastalıklar yaşandığı
dönemde ve salgın sonrasında bireyin zihinsel sağlığını büyük ölçüde
etkilemektedir. Salgın hastalık süreci ve sonrasında salgına maruz kalan
nüfusun çeşitli psikolojik reaksiyonlar verdiği ve bu reaksiyonların bireyde
hem duygusal hem de sosyal bozukluğun şekillenmesinde önemli bir rol
oynamaktadır. 2003'teki
Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) ve 2009'daki H1N1 influenza gibi önceki
salgınlardan elde edilen veriler, toplumun önemli bir psikolojik etkiye yol
açarak kayda değer bir korku ve panik yaşadığını göstermektedir. Mart 2020
tarihli, Amerika’da yapılan bir ankette Covid 19 pandemisinin Amerikalıları’n
hayatlarının %72 oranın etkilediği ve bu oranın iki hafta öncesine kadar
%50’den fazla artış gösterdiği belirtilmektedir. Bu sonuca göre enfeksiyon
salgınının yayılımı arttıkça zihinsel sağlığın etkilenme oranı arasında pozitif
yönlü bir korelasyon olduğu söylenebilmektedir. Ortaya çıkan pozitif yönlü
korelasyonun hastalığa yakalanma korkusu, endişesi ve ölüm korkusu ile ilişkisi
vardır ve bu durum zihinsel sağlık bozukluklarının temelini oluşturmaktadır.
Salgının başladığı Çin'deki Covid-19 salgınının ilk aşamasında yapılan
araştırmaların sonucuna göre katılımcıların yaklaşık üçte birinin orta-şiddetli
kaygı bildirdiğini ve yarısından fazlasının da depresif belirtiler ile psikosomatik
belirtiler gösterildiği belirtilmektedir. Başlangıçta,
virüsün Çin sınırlarının ötesine yayılması yavaştı ve Japonya, Hong Kong ve
Singapur gibi yakınlardaki birkaç bölgeyi etkiledi. Solunum yolu rahatsızlığı
belirtilerinden ateş, öksürük ve nefes darlığı ile kendini gösteren hastalık
0cak 2020 tarihinde tüm dünyada Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Pandemi” ilan
edilmektedir. Kişiden kişiye öksürme veya hapşırma sırasında çıkan damlacıklar
ve yakın temas yoluyla ayrıca hastalardan yayılan damlacıkların yüzeye düşmesi
ve sağlıklı bireyin bu bireye temas etmesi yoluyla da bulaşabilen bu hastalığın
belirti göstermeden kuluçka süresi 2-14 gün arasındadır ve hasta olan kişilerin
%20 sinin tedavisi hastane koşullarında yapılmaktadır. Salgının başında ölümcül
bir etkisi olmadığı düşünülen salgının günümüzde %6,8 oranında ölümcül olduğu
tespit edilmektedir. Salgının
başından beri yapılan araştırmalar koronavirüs vakalarının %80 oranında ciddi
bir tıbbi müdahale gerektirmeden hastalığı atlatabildiği, ancak şeker
hastalığı, tansiyon hastalığı, akciğer ve kalp rahatsızlıkları gibi kronik
rahatsızlığı bulunan ve yaşlı insanlarda hastalığın seyrinin değişebileceği,
hastalığın zatürreye dönüştüğü durumlarda suni solunum yöntemlerine ihtiyaç
duyulabileceği belirtilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre salgının
başlangıç tarihi olan Aralık 2019 tarihinden beri 25 Aralık 2020 tarihi
itibariyle toplam vaka sayısı 77.530.799 iken ölüm sayısı 1.724.904 olarak ilan
edilmektedir. Avrupa da
dahil olmak üzere ortaya çıktıktan çok kısa bir süre içinde tüm dünyaya yayılan
koronavirüs 11 Mart 2020 tarihinde ilk vakanın tespit edilmesiyle Türkiye’de de
görülmeye başlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre Mayıs 2020
tarihi itibariyle Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en yüksek toplam vaka
sayısına sahip ilk on ülke arasında 163.943 vaka ile Türkiye yer almaktadır.
İlk vakanın tespit edildiği mart ayı ortalarında, günlük ortalama 2-3 bin olan
test sayısı, geride bırakılan 9 aylık bir süre zarfında, ortalama 23.225.837 test sayısına ulaşmaktadır.
Ayrıca 12 Mayıs 2020 tarihli verilere göre dünya genelindeki toplam vaka
sayısının %35’lik bir dilimi iyileşirken, Türkiye’deki iyileşme oranı %70
olduğu görülmektedir. 11 Mart 2020 tarihinde ilk vakaların ülkemizde görülmesi
sonrası öncelikli olarak güvenlik ve sağlık önlemlerine ağırlık verilmekte,
hükümet tarafından bazı kısıtlamalara gidilmektedir. Eğitim ve öğretime ara
verilmekte, yurt içi ve yurt dışı tüm uçuşlar durdurulmakta, bütün sosyal ve
kültürel faaliyetler ertelenmekte, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan veya
özel sektörde çalışan çalışanlara esnek çalışma, uzaktan çalışma veya idari
izin uygulanmaktadır. Ayrıca 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlara sokağa
çıkma kısıtlaması getirilmektedir. Türkiye’de alınan bu önlemler Haziran 2020
tarihi itibariyle esnetilerek günümüze kadar devam ettirilmektedir. KAYNAKÇA Akyol, A. (2015). Şiddetli
Akut Solunum Yetmezliği Sendromu SARS ve Korunma Önlemleri. Ege Üniversitesi
Hemşirelik Fakültesi Dergisi 21 (2), 107-123. Retrieved from Bowers 2008: K. W. Bowers,
“Black Death”, Encyclopedia of Pestilence, Pandemics and Plagues, Ed.: Joseph
P. Byrne, Greenwood Publishing, USA, 2008. Cullen, W., Gulati, G., &
Kelly, B. D. (2020). Mental health in the Covid-19 pandemic. QJM: An
International Journal of Medicine, 113(5), 311-312. Demirbağ, M. (2018). Tarih
Boyunca Salgın Hastalıklar ve Sanat ile Etkileşimleri.Yaşar Üniversitesi, Sanat
ve Tasarım Anasanat Dalı, İzmir. Haren, P., & Simchi-Levi,
D. (2020). How coronavirus could impact the global supply chain by midMarch.
Harvard Business Review, 28. Tsamakis, K., Triantafyllis,
A.S., Tsiptsios, D., Spartalis, E., Mueller, C., Tsamakis, C. Rizos, E. (2020).
COVID-19 related stress exacerbates common physical and mental pathologies
and affects treatment (Review). Experimental and Therapeutic
Medicine, 20, 159-162. https://doi.org/10.3892/etm.2020.8671 T.C. Sağlık Bakanlığı. (2020).
COVID-19- Yeni Koronavirüs Hastalığı Güncel Durum. World Health Organization.
(2020). Coronavirus disease 2019 (COVID-19): situation report, 117. Uzman
Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
OKULA GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUKLARI OKULA HAZIRLAMA - 09/09/2022 |
Çocuklara okulu evde sevdirmeye başlamak gerekmektedir. Okuldan bahsetmeyi doğru zamanda, doğru koşullarda, çocuğunuz sıkıldığında veya evin yetersiz olduğu zamanlarda yapın ki çocuğunuz okula heveslenebilsin. |
OYUN TERAPİSİ NEDİR? - 03/08/2022 |
Yetişkinler iletişimlerini çoğunlukla sözcüklerle gerçekleştirebilir, çocuklarınsa doğal iletişim aracı oyun ve oyuncaklardır. |
GASLIGHTING (PSİKOLOJİK MANİPÜLASYON) NEDİR? - 24/05/2022 |
Gaslighting, bir psikolojik manipülasyon ve taciz yöntemidir. Bireyi kendi hafıza, algı ve akıl sağlığını sorgulayıp irdelemeye iten bir çeşit kötü yönlendirmedir. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARA CİNSEL EĞİTİM - 25/04/2022 |
Çocukların kendi fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, karşı cinsten hangi açılardan farklı olduğunu aktarmak, iyi ve kötü dokunuşları ayırt edebilmesini öğretmek gerekir. |
SUÇLULUK DUYGUSU - 07/04/2022 |
Eğer ortada bir hata varsa, suç işlendiyse veya haksızlık yapıldıysa o zaman yaşanan suçluluk duygusu çok insani ve olması gereken bir duygudur. Suçluluk duygusu olaya bağlı olarak yeri ve zamanında yaşandığında zararlı bir duygu olmamaktadır. |
İNSANLARIN BİRBİRİNE BENZEYEN VE İSTENMEYEN KİŞİLERİ DÖNGÜ OLARAK HAYATINA ÇEKMESİNİN NEDENLERİ - 18/02/2022 |
İlişkilerde her zaman bir denge olmalı, bazen biri idare ederken bazen de diğeri idare etmelidir. Bir ilişkide sürekli aynı kişi alttan alıyorsa veya idare ediyorsa orada bir sorun var demektir. |
İLİŞKİDE DEĞERSİZ HİSSETMEYE NEDEN OLAN DAVRANIŞLAR - 11/02/2022 |
Değersizlik duygusunu her insan hissedebilmektedir. Bunun cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum vs. gibi etkenleri bulunmamaktadır. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARDA UYUM VE DAVRANIŞ PROBLEMLERİ - 07/11/2021 |
Bu sebeple ailelerin çocuklarına iyi bir rol model olmaları gerekmektedir ve çocuğun eğitim hayatı boyunca öğretmenleri ile iş birliği içerisinde çocuğun olumlu davranışları desteklenmelidir. |
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) - 18/10/2021 |
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), nörogelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Çocuklukta yaygın bir şekilde görülen önemli oranda bilişsel, ailevi, sosyal ve davranışsal zayıflığa ilişkin kalıtsal bir bozukluktur. |
Devamı |