uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123
sabihaisik@outlook.com
Ergenlik dönemi önemli noktaları
06/12/2021 Ergenlik dönemi aslında evinde ergen olan bütün annelerin ve babaların çok iyi tanıdığı bir süreç ve bizimde çevremizde gördüğümüz ve evlerimizde bizimle birlikte yaşayan evlatlarımızdan dolayı tanıdığımız bir süreç. Ergenlik dönemi çocukluktan kopmakla yetişkin hayata adım atmak arasındaki geçiş dönemidir. Aslında şöyle tam olarak bakıldığında insan ömrünün ortalama 6-7 yılını kaplayan ama aslında bütün hayatımız boyunca çok etkili olan önemli bir yaş dönemidir. Ergenlik dönemi özellikle 12'li yaşlardan itibaren başlayan 14-15'li yaşlara kendisini hissettiren 17-18'li ve 20'li yaşlara kadar devam eden bir süreçtir. Bazı insanların ergenlik dönemlerini çok daha uzayan yaşlar aldığını da görüyoruz. Mesela 40 yaşına geldiği halde hala ergen gibi davranan insanlar da görüyoruz. Tabi bu da işin başka bir tarafı. Yaş olarak bakıldığında ortalama 21-24'lü yaşlara kadar da gittiğini biliyoruz. Yani yetişkin hayata adım attığımızda ergenlikten de uzaklaştığımızı biliyoruz. İnsan canlısı dünyaya gelir ve dünyaya geldiği andan itibaren de büyümeye devam eder. Ergenlik dönemi insan canlısının değişerek geliştiği bir evredir. Bebekken de aslında gelişiriz ve sürekli bir gelişme seyri izleriz ama ergenlik dönemi bunu bize daha bol miktarda hissettiren bir durumdur. Çünkü çocuklarımızın tavırlarıyla, konuşmalarıyla, hareketleriyle, duruşlarıyla, pozisyonlarıyla bu değişimi çok net olarak hissettiğimiz bir dönemdir. Mesela çocuğumuz 1 yaşındayken de büyüyordur, 2 yaşına geldiğinde de büyüyordur ama 1 yaşında da bize ihtiyacı vardır, 2 yaşında da bize ihtiyacı vardır. Mesela 6 yaşına kadar sürekli bize ihtiyacı olur. 6 yaşından sonra yavaş yavaş bize fiziksel ihtiyaçları için ihtiyacı kalmayabilir ama duygusal olarak yine de bize ihtiyacı var görüntüsü verir. Ergenlik dönemi ile birlikte sanki artık bize ihtiyaçları yokmuş gibi ve hatta bizim onlarla fazla ilgilenmemizden de rahatsız oluyormuş gibi tavırlar takınırlar ve tamda bu nedenle aslında sanki bizden uzaklaşmış olarak düşündüğümüz ve anne baba olarak da kaygılandığımız bir evrenin adıdır. Ergenlik çok önemli bir dönem. Hani bir taraftan hiç umursamadan hareket etmeyeceğimiz ama bir taraftan da ergen ergen diye çok da abartmayacağımız ama o durumda o yaşlarda ne yapacağımızı gayet iyi bilmemiz gereken önemli bir evre olduğunu düşünüyorum. Ben yıllardır ergenlerle de psikolojik destek çalışmaları yapıyorum. Okul öğrenme güçlüleri, davranış bozuklukları, çocukluk dönemi korkuları, kardeş ilişkileri, anne baba çocuk uyumu, arkadaş ilişkileri gibi. Aklınıza gelebilecek her evrede, her konu ile ilgili olarak ergenlerle çalışıyorum. Ergenlerle çalışmayı çok seviyorum. Neyi seviyorum? Birkere çok hayat dolular. Gerçekten öyle. İdealleri var hayalleri var. Mutlular, keyifleri yerinde. Tabi bunu bu şekilde göstermeyen ergenlik dönemini çok zor ve ağır atlatan çocuklarımız da var. Buda ayrıca başka bir günün programı olabilir. Ama teknik olarak bakıldığında ergenlik dönemi aslında onlarının ihtiyaçlarının yavaş yavaş farkına vardıkları, eğlendikleri, mutlu oldukları ve kendilerini de çok keyifli bir şekilde ifade etmeye başladıkları eğlenceli bir dönemdir. Ergenlik döneminde çocuklarımız büyümeye başladıkları zaman fiziksel olarak değişime uğrarlar ve çocukların kendi bedenlerinde devreye giren fiziksel büyümeye bağlı olarak kaygı yaşamaları kaçınılmazdır. Ergenlik dönemi kaygının ve korkuların yaşandığı , değişimlerden dolayı da endişelerin devreye girdiği bir büyüme dönemi. Neden endişelenir çünkü vücudunda daha önceden tanımadığı değişiklikler olur. Tanımadığı değişikliklere adaptasyon süresinde sıkıntı çekebilir. Tam da bu nedenle bilinçli bir anne babanın çocuklarının yavaş yavaş büyüme evresine girmesiyle birlikte mesela 10-12 yaşından itibaren yavaş yavaş değişimler hakkında bilgilendirilmesinin de faydası olduğunu düşünüyorum. Yani Sen büyüyorsun, sen kız / erkek çocuğusun, vücudunda büyümeye başladığında şu şu şekilde değişimler olaracak şeklinde. Değişimler hakkında çocuklarımıza çok da abartı derinlere kaçmadan onların anlayabileceği şekilde bilgilendirmeler yapılmalıdır. Bilgilendirmeler ile büyüyen çocukların daha az kaygılı daha az korkulu olduklarını görüyoruz. Diğer yandan bedensel değişime bağlı olarak bilinçaltı yapılanmalarında bir utanma duygusunun da belirdiğini görüyoruz. Özellikle edep ve haya dediğimiz duygular var ya, 9-10 yaşlarından itibaren edep ve haya duyguları da gelişmeye başlar. Tam da burada çocuklarının sünnet yaşlarını soruyorsunuz ya yani çocuklarınızın birkere 9-10 yaşlarında sünnet edilmemesi gerekir. Çünkü edep ve haya duyguları gelişmeye başladığı için çok utanır ve mahcup olurlar. Dolayısı ile en doğru yaş dönemi aslında doğduktan 6 ay sonraki zaman dilimidir. Oğlunuz dünyaya geldi 6 ay geçti, 6 aydır da anne karnı ile yeryüzü adaptasyonu buluştu, 6 aydan sonra 2 yaşına kadar çocuğunuzu sünnet ettirebilirsiniz. 2 yaşına ulaştıktan sonra 5-6 yaşına kadar sünnet ettirmemelisiniz. Tekrar yeniden sünnet edilme yaşı da ilköğretim 1. sınıfa başlamadan önceki dönemlerdir. Ortalama 6-7 yaşlar gibi. 9-10 yaşlarda büyümüş çocuklarınıza böyle uygulama yaptırmamanızı, o kadar uzun süre beklememenizi tavsiye ediyoruz. Bu tavsiyenin altında yatan sebep; ergenlik dönemine giriyorlar ve özellikle 10'lu yaşlarla birlikte utanma duyguları devreye girdiği için. Utanma duygusu üzerinden gitmek istiyorum çünkü ailelerle çalışırken en çok problem olduğunu düşündüğüm noktalardan bir tanesi de burası. Özellikle aile içi itişme kakışma durumlarında, çatışmalar yaşandığında, çocuklarınızla problem yaşadığınızda, çocuklarınıza bağırıp çağırdığınızda, kızdığınızda, azarladığınızda, milletin ortasında küçük düşürdüğünüzde, size göre hafif gelebilir ama akrabağlarınızın yanında falan azarladığınızda, babaannesi anneannesi dahil olsa en yakınlarınızın yanında bile onlara negatif ve ters cümleler kurduğunuzda çok hırçınlaştıklarını görüyorsunuz değil mi? İşte bu hırçınlaşmanın nedeni temelde onların utanma duygularına sahip olmaları ile ilgilidir. Mahcubiyet yaşarlar ve utanırlar. Tam da bu nedenle bu yaş döneminde çocuklarımıza utanacağı türden sözler kurmamanız gerekir. Özellikle hakaret vari ifadeler, karakter ve kişilik yapılanmasını küçümseyen ifadeler yani 'sen geri zekalı mısın, aptal mısın, sen bir lafı bir kerede anlamıyor musun?' gibi buna benzer aklınıza gelebilecek birsürü malesef benim duyduğum ve üzüldüğüm ama özellikle de yapmamanızı rica ettiğim ifadeler. Bu ifadeler ile çocuklarımıza hitap etmemeniz gerekir. Her ne kadar sizi zorluyorlar ise bile önerinizi bir kenarda yapmanız gerekir. Diğer insanların yanında utandırmak istemediğinizi, davranışının hiç doğru olmadığını, başkalarının yanında uyarırsanız utanıcağını düşündüğünüzü ve mahçup olmasını istemediğiniz için bu uyarıyı eve sakladığınızı ve bu konularda bundan sonra daha dikkatli olması gerektiğini söyleyerek çocuklarımızı uyarmamızın doğru bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Şimdi o büyüme dönemi ve yabancılaşma vardı ya kendi bedeninin değişmesi ve korku, bunula birlikte yabancılaşma 'eyvah bu benim bedenim değil ve ben kendime yabancılaşıyorum' duyguları bir araya gelir ve de bunlara enteresan bir şekilde sakarlık durumu eşlik eder. Yani şöyle düşünün. Bunlar size çok basit gibi görünüyor ama bazen farkediyor musunuz ben yeğenlerimde de görüyorum. Mesela akşam sarılıp, öpüp yatmışım, sabah erken saatte uyanıp kahvaltı hazırlıyoruz anneleriyle beraber. Bir anda içeriye giriyorlar, günaydın diyoruz şöyle bir bakıyoruz senin boyun mu uzadı falan oluyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Bir gecede bazen boy atabiliyorlar ve bir anda bize büyük görünüyorlar. Şimdi şöyle düşünün Allah o kadar güzel yaratılmış ki hepimizi, göz kol kordinasyonumuz, yani izanımız o kadar güzel yaratılmış ki, bizim göz izanımız onu yerden belirli bir miktarda algılıyor ama emin olun 2-3 mm'lik farklılıkları bile bir anda hissedebiliyoruz. Hatta küçük bebekleri olan anneler daha iyi bilirler. Mesela gece duş aldırırsınız, yağlar mıncıklar yatırırsınız uyutursunuz, sabah altını değiştirmek için bir açarsınız akşamdan sabaha bu çocuk büyümüş inanılmaz dersiniz. Gerçekten göz izanımız birkaç mm'lik farkları bile hisseder. Şimdi burada komik olan şey ne biliyor musunuz? Mesela kitaba uzanacağım. Şimdi benim kolumun uzunluğu ve gözümün izanlığı o kitaba uzanıp alamamı sağlıyor. Ama ergenlik dönemindeki evlatlarımız ürünleri ve nesneleri alırken bir anda uzanırsa kolunun uzadığını düşünün 1-2 mm bir kol uzaması bile olsa daha önceki organizasyonuna göre daha ileriye uzatır ama elleri uzadığı için de çarpıp devirir. Dolayısı ile ergenlik dönemi ve utanma bağlantısını tam da buradan kuracağım. Fiziksel olarak büyümeye başladıklarında el, göz, kol, bacak kordinasyonlarını sağlamaya bilirler çünkü izanları o anda yeni uzunluğa alışmaz ve sakar görünürler. Mesela sofrada bardakta su istersiniz kızım şu bardağı uzat dersiniz bardağa elini bir çarpar su bardağını devirir. Dersiniz kızım sen salak mısın? bir şeyi beceremiyorsun? bırak çek elini falan yaparsınız birde üstüne kızarsınız. Şimdi bunu utanç psikolojisi ile düşünün. Büyümeye başladı, kendine yabancı ve yabancıladığı bir bedeni var, algılamakta zorlandığı bir bedeni var. Bir anda eli kolu büyüdü uzuyor, kordinasyonu bozuldu. Bozuk kordinasyonla da sakar olmaya başladı. Sakarlaşınca da üstüne biz onu azarlıyoruz. Yani zaten onun doğasında olan utanma duygusunu, vücudunda olmazsa olmaz devreye girmiş olan bir sakarlık pozisyonu ile utandırıyoruz. Çocukta iki tane önemli büyüme dönemi özelliği var ve bu özelliğini onun başına kakıyoruz ve olmazsa olmazları hakkında onu utandırıyoruz. İşte bunu yaptığımızda aslında farkında değilsiniz ama çocuğunuzun dünyası başına yıkılıyor. Çocuklar bu ve benzeri tür durumlara birbirinden farklı tepkiler verirler. Mesela çok içe dönük, sessiz, utangaç, mahçup, çekingen karakter yapılanmasında bir çocuksa hepten siner, ezilir, utanır, mahcubiyet yaşar. Tamamen pısırık bir çocuk olup çıkar. Kendini kapatmaya dönük beden postürü bile bozulur. İyice içine kapanır, kamburumsu durur, eli kolu içindedir, bir yerlere dokunurken çekinen bir çocuk haline gelir. Ama saldırgan, hırçın bir çocuğunuz varsa o zaman karakteri hırçın ve saldırgan olan çocuğunuz daha da agresifleşir. Sen kendine bak, aptal değilim sensin gibi şeyler der. Çatışmaya başlar. Daha aklı başında makul olan çocuklar, anne babasından daha bilinçli çocuklar vardır. Bu çocuklar sizin ne kadar düşüncesiz olduğunuz fikrini geliştirir ve derki olabilir, devirebilirim, tabii ki dikkat etmeliydim ama annemin bu şekilde tepki vermesi gerekmiyordu, yaptığı şey hiç doğru değil der ve sizin annelik babalık pozisyonunu sorgular. Ona karşı yaptığınız haksızlıkları daha erken fark eder. Sizin bir anne baba olarak başarısız çocuk büyütme pozisyonlarınız hakkında içgörü kazanır ve derki benim annem babam bilinçsiz insanlar. Her çocuk yanlışlık yapabilir ama onların tepkileri çok çirkin diye düşünür ve sizin annelik babalık pozisyonlarınızı akli bir şekilde değerlendirir hatta bunun geridönüşünü bile size yapabilir. Evinizde ergenler var ve türlü türlü evladınız var. Onlara nasıl yaklaşacağınız son derece önemli. Bana göre bir çocuğa doğru yaklaşmanın en güzel yollarından birtanesi onların büyüme dönemi özelliklerini bilmek ve büyüme dönemi özelliklerine göre de nasıl davranacağımızı kendilerine göstermek ve de kendinize de bunu söylemek. Ben bir anne olarak çocuğumun büyüme dönemi özelliklerini bilmek zorundayım ve bu özelliklerde çatışmayan bir tavır geliştirmek zorundayım. Onların büyüme ile ilgili kaygılarını fark edeceğiz, büyümekle ilgili kaygıya eşlik eden utanma duygularını ve büyümeye eşlik eden sakarlık pozisyonlarını unutmayacağız. Dolayısı ile büyüyor büyürken değişimlerden dolayı hem kaygılanıyor, korkuyor, utanıyor. Daha sonra büyümekle ilgili devreye giren bu sakarlıklar kaçınılmaz ve bu sakarlıklardan dolayı da çok hata yaptıkları için de ayrietten utanıyorlar. Tam da bu nedenle bu duruma çok dikkat etmelisiniz. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022 |
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve |
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022 |
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin k |
Göç’ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022 |
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken |
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022 |
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onla |
Çocuklarda davranış bozuklukları ve çalma davranışı - 14/06/2022 |
Bir davranışı problem olarak değerlendirmenin belli objektif ölçüleri vardır. Davranışın değerlendirilmesi sırasında |
Otizm nedir? - 10/06/2022 |
Otizm nedir? Yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında otizm, asperger sendromu, çocuğun dezintegratif bozukluğu (Heller sendromu), başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk yer alır. Otizm belirtileri nelerdir? Otistik çocuk |
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022 |
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, çocuğ |
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022 |
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve taklit e |
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022 |
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g |
Devamı |