Psikolojik Danışman Özlem Aydoğan 0544-7243650
ozlem.aydogdu@hotmail.com
DUYGUSAL İSTİSMAR ve ÇOCUK İSTİSMARINA YÖNELİK ANNE BABALARA VERİLECEK ÖNERİLER:
21/03/2012 Gün geçmiyor ki yazılı ve görsel basında dünyanın hemen her yerinde çocuklara uygulanan istismar öykülerine rastlamayalım. Aynı zamanda yetişkinin yaşantısında, çocuklukta yaşamış olduğu istismarın içinde bulunduğu dönemde bile oluşturduğu etkilerini görmezden gelelim. Zaman zaman kızgınlık, bazen yüreğimizde acının verdiği duygularla izlediğimiz çocuk istismarını “1985 yılında Dünya Sağlık Örgütü; çocuğa yönelik bir yetişkin, toplum veya ülkesi tarafından çocuğun sağlığını, fiziksel, psiko-sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen, bilerek veya bilmeyerek yapılan davranışlar olarak tanımlanmaktadır”. Çocuk istismarını; Fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar ve ekonomik istismar olmak üzere 4 alt grupta incelemekteyiz. Genelde
istismar çeşitleri arasında en fazla tanınması ve çocukta fiziksel değişimlere
rastlanması ayrıca en kolay tanımlanabilmesi nedeni ile şüphesiz ki yazılı ve
görsel basındaki öykülerin çoğunu fiziksel istismar oluşturmaktadır. Fakat
çevremize baktığımızda en sık rastlanan istismar türü olan Duygusal istismarı
en zor tanımlanan istismar türü olması nedeni ile çok fazla göz ardı etmekteyiz.
Oysa ki hepimiz henüz kişiliklerini
oluşturma aşamasında olan çocuk ve ergenlerde duygusal istismarın son bulması
halinde bile sonlanmayan derin yaralar açtığını da bilmekteyiz. Duygusal
istismarı, fiziksel bulgulara rastlanmaksızın yetişkin tarafından 18 yaş
altındaki çocuğa zaman içinde tekrarlanarak uygulanan sistemli bir şekilde çocuğun
aşağılanması, alay edilmesi, tehdit edilmesi, değersiz olduğunun
hissettirilmesi, görmezden gelinmesi vb. çocuk ve ergenin sağlıklı duygusal
gelişimini engelleyen davranış biçimleri olarak tanımlayabiliriz. Duygusal
istismar hiç şüphesiz ki diğer istismar çeşitleri gibi kısa ve uzun vadede
çocuğun üzerinde bir takım değişmeler meydana getirmektedir. Okul başarısızlığı,
öğrenme bozukluğu, okuldan kaçma, saldırganlık, yalan, çalma davranışı, dikkat
problemi, özgüven eksikliği, tahrip edici davranışlar, intihar, değişiklik
gösteren ruh hali vb. değişimlere neden olabilmektedir. Bu davranış
problemlerinin yanı sıra yetişkinlik döneminde depresif ruh hali, uyku
problemleri, takıntılar, panik atak gibi psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra
iş hayatında düzenli bir işe tutunamama kendi çocukları ve eşi ile iletişimde
ebeveynlerinden öğrendiği aynı davranışları gösterebilme gibi uzun vadeli
etkilerini görebilmekteyiz. Duygusal
İstismar tek başına görülebileceği gibi diğer istismarlarda eşlik edebilir. Duygusal istismarın ve diğer istismarların
çocukta oluşturduğu uzun süreli etkilerini gözler önüne seren “Kızıl Ejder”
adlı filmi sanırım birçoğunuz izlemiştir. Anthony HOPKİNS’in Dr. Hannibal
Lecter rolüyle karşımıza çıktığı filmde FBI ajanı Wiil Graham (Edward NORTHON)
artık emekli olmasına rağmen bu alanda daha önceki başarısından dolayı“Diş
Perisi” olarak bilinen seri cinayetler işleyen bir katili bulmak için tekrar
göreve çağırılır. Babaannesi tarafından büyütülen, Francis (Ralp FIENNES) adlı seri
cinayetler işleyen katil çocukluk dönemi boyunca alt ıslatma problemi yaşadığı
için sürekli babaannesinin “ Ah Francis senin kadar iğrenç bir çocuk hiç
görmedim.Şu haline bak.Sırılsıklam etmişsin.Çık yatağımdan odana geri dön.Kapa
çeneni küçük adi yaratık.Torunum olmasaydın yetimhaneye göndermiş olurdum.Bir
daha yaparsan keseceğim.makası getir çabuk. ”gibi aşağılama ,tehdit etme gibi gerek duygusal istismarlara,ayrıca fiziksel
istismarlara maruz
kalmıştır.babaannesinin çocukluğunda ona yaşattığı bu istismarları ve kendisinin
çocuk sesi ile “Ne olursun yapma
babaanne çanımı acıtıyorsun söz bir daha yapmayacağım ”diyen yalvarışlarını
Francis içinde bulunduğu yetişkinlik dönemine taşımıştır. dolayısıyla
yetişkinliğinde bu istismarları sık sık hayalinde canlandırmaktadır. Çocukluk
döneminde babanesinin sık sık çirkin,işe yaramaz,kimse tarafından sevilmeyen ve
cani olarak adlandırdığı Francis William Blake’in Red Drago resminden fazla
etkilenmiş olup resimde yansıtılan güçü elde etmek için kendini türlü kılıklara
sokup insanları kesip biçerek insan bir ejderin çirkinliği ancak güç ile
değişir bakış açısıyla seri bir cinayet katiline dönüşmüştür. Ajan
Wiill Graham’ın çözmekle görevli olduğu seri cinayetleri işleyen katil Francis (Ralp FIENNES) herkes tarafından canavar olarak
adlandırılmaktaydı. Kurbanlarını özel seçen ve onlara yönelik işkence eden
Francis hakkında tek bir ortak düşünce vardı o da kurbanlarının evindeki bütün
aynaları parçaladığı için yüzüne karşı bir duyarlılığı olması ve kendini çirkin
bulduğu inancıydı. Vahşice
cinayetler işleyen işlen katilin insani yönlerini ortaya çıkaran tek kişi ise Emily
WATSON’u canlandırdığı kör bir genç kız olan Reba ‘ydı. FBI ajanı Wiill GRAHAM’ın seri cinayetlerin esrarını
çözmesi ve kimliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte evini yakarak kendisini öldü
göstermek isteyen Francis FBI ajanı Will Grahamın evine girerek ajanın oğlunu
rehin alır. İçeri girdiğinde oğlunun yaşadığı korkunun etkisi ile altını
ıslattığını görür. Yangından sonra Seri katilin günlüğünü ele geçiren ve babaannesinin
ona yaptığı istismarları okuyan ajan Wiill Grahama göre Francis canavar doğmamış.
Yıllar boyu taciz edildiği için canavara dönüşmüştür. Oğluna “Şu haline bak
senin kadar iğrenç bir çocuk görmedim pantolona mı yaptın bu ne cüret sen küçük
bir pisliksin kesmemi mi istiyorsun bir şeyler söyle küçük pislik özür dile
özür dilerim baba de ben küçük bir caniyim de söyle ben küçük bir pisliğim de,
beni kimse sevmeyecek de” çocukluğunda babaannesinin Francis’e yönelttiği
sözleri söyleyerek Francisin oğlunu serbest bırakmasını sağlar. Görüldüğü
gibi gözle görülen yaralara neden
olmaksızın çocuğun istismara uğradığı dönem içinde ve istismarın son bulması
halinde de etkilerinin devam ettiği Duygusal istismar çocuğun yaşantısında
derin izler bırakabilmektedir. hangi
istismar türü olursa istismar sonlanmış olsa bile ileriki yaşantıları
etkilemektedir..Ulu Önder Atatürk “Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan
korunmalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel olarak ele
alınmalıdır.”demiştir.bu nedenle dünyada çocuk istismarlarının önlenmesinde
anne babalara çok büyük görevler düşmektedir.
ÇOCUK İSTİSMARINA YÖNELİK
ANNE BABALARA VERİLECEK ÖNERİLER: ] Çocuğunuz ile konuşurken yaşına
uygun bir dille konuşarak iyi bir iletişim kurun kendinizi onun yerine koymaya
çalışın.
] Çocuğunuzdan herhangi bir şey
istediğinizde ona isteme nedenlerinizi açıklayın. Çünkü ben böyle istiyorum
demenin hiçbir yararı olmayabilir. ] Çocuğunuz hangi yaş döneminde
olursa olsun sık sık onu sevdiğinizi ifade edin. O zaten biliyor düşüncesini
taşımadan sevgi sözcüklerini paylaşın. ] Çocuğunuz hatalı bir şey yaptığında
yanlışın nerede olduğunu ve bunu nasıl düzeltebileceğinizi onunla tartışın ] Çocuğunuzun olumlu
davranışlarını onaylayın. Ayrıca onayınızı beden dili ile de gösterin. Bazen
küçük bir tebessüm, sırtını sıvazlama ya da bir baş hareketi bazen uzun konuşmadan
daha etkili olabilir. ]Çocuğunuzu değil davranışlarını
eleştirin: Çocuğunuzla kurduğunuz iletişimde onun kendi varlığını değil,
davranışını reddettiğinizi, eleştirdiğinizi anlamasını sağlayacak iletişim
kurun. ] Çocuğunuzun yerine karar vermeyin
aksine kendi kararlarını verebilmesine teşvik edin. Yalnız Sorunlarla baş
edebilmesinde ve çözümünde ona destek olun. ] Çocuğunuzun konuşma ve
davranışlarına yönelik olumlu model olun: lütfen, teşekkür ederim” gibi
kelimeleri kullanmasına özendirin. Ayrıca saygı, nezaket, sabır gibi kavramları anlatarak uygulamasını
sağlamak yerine davranışlarınızla öğretin. ] Çocuğunuzun davranışlarına
yaşına uygun,mantıklı,açık,net ve tutarlı sınırlar koyun.Bu kuralların
aşılmasını istemediğinizi kesin bir dille ifade edin. ] Çocuğunuzun kurallara uymadığını
gördüğünüzde sonuçları ile yüzleştirin. Örneğin arkadaşını inciten çocuğun arkadaşından özür dilemesi gibi ] Çocuğunuza karşı kontrolünüzü
kaybettiğinizi ve öfkeyle konuştuğunuzu fark ettiğiniz de asla özür dilemekten
utanmayın. Bu şekilde çocuk yetişkinlerinde hata yapabileceğini ve özür
dilemenin zayıflık olmadığını farkına varır. ] Çocuğun istenmeyen
davranışlarına yönelik değiştirmek için hepsini bir anda ele almayın. Birer
birer ele alarak o davranışa yönelik birlikte neden? Sorun yaratığı üzerinde
tartışın. ] Çocuğunuza isim takmayın bu onun
benlik saygısına zarar verir. ] Çocuğunuzun olumlu davranışından
dolayı takdir etmekten çekinmeyin. Bu onu şımartmaz. Ailesinden yine takdir
kazanmak için olumlu davranışlarda bulunmasın da ona cesaret verir. Kendine
olan güveni artar. ]Çocuğunuzun en ufak başarısını
bile övün. Yeteneklerine saygı duyun. Örneğin; Ayakkabısını bağlamak gibi basit
bir şey bile küçük bir çocuk için çok büyük bir başarıdır. ]Çocuğunuzun kişiliğine saygı
gösterin ]Çocuğunuzun olumsuz davranışları
yerine olumlu davranışları üzerine konsantre olun. ]Tutarlı olun, çocuğunuzun bir
davranışına her zaman aynı tutumu takının. ]UNUTMAYIN ŞİDDET ÖĞRENİLMİŞ BİR
DAVRANIŞTIR. Eğer olumsuz bir davranış öğrenilmişse, olumlu davranışı da
öğretebiliriz. ]Çocuğunuza yetenekli üzerinde
aşırı istek ve beklentiler içinde olmayın. Kendisine göre daha ileri düzeyde
olan çocuklarla karşılaştırarak onu bir yarış ortamı içine itip beceriksiz ve
yetersiz hissetmesine neden olmayın. ]Çocuğunuzun içinde bulunduğu
sosyal çevresi ile iletişimde bulunmasını destekleyin. ]Ders dışı sosyal faaliyetlere
katılmasını, ilgileri ve yeteneklerini
geliştirmesine izin verin. ]Duygusal istismar dahil pek çok
istismar kasıtlı olarak gerçekleşmez. Çok büyük bir kısmı ebeveynin çocuk
gelişimine ilişkin yetersiz ya da yanlış bilgilerinden kaynaklanır. O halde
çocuğunuz ve kendiniz için yapabileceğiniz en iyi şey çocuk gelişimi ve
bakımına ilişkin doğru kaynaklara ulaşmanızdır. (MEB/UNİCEF PSİKOSOSYAL OKUL PROJESİ,2002)
Özlem
AYDOĞDU
Psikolojik
Danışman | ||
Yorumlar | ||
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın | ||
Yazarın diğer yazıları | ||
Çocukları Okula Alıştırma ve Uyumluluk Modu - 21/03/2012 | ||
Çocukları Okula Alıştırma ve Uyumluluk Modu | ||